İKV’DEN YENİ YAYIN: 2020’YE DOĞRU: KYOTO-TİPİ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ MÜZAKERELERİ-AVRUPA BİRLİĞİ’NİN YETERLİLİĞİ VE TÜRKİYE’NİN KONUMU
“2020’ye Doğru: Kyoto-Tipi İklim Değişikliği Müzakereleri-Avrupa Birliği’nin Yeterliliği ve Türkiye’nin Konumu”
Yazar: İlge Kıvılcım, İKV Uzman Yardımcısı Yayın No: 268 Sayfa Sayısı: 92 ISBN: 978-605-5984-61-8 İKV Uzman Yardımcısı İlge Kıvılcım tarafından hazırlanan ve küresel iklim değişikliği müzakere süreci çerçevesinde, AB’nin ve AB’ye üyelik müzakereleri süren Türkiye’nin iklim politikasının kaleme alındığı “2020’ye Doğru Kyoto-Tipi İklim Değişikliği Müzakereleri-Avrupa Birliği’nin Yeterliliği ve Türkiye’nin Konumu” (İKV Yayın No: 268) başlıklı yayınımız Aralık 2013 tarihinde yayımlandı. Giderek artan bilimsel verilerle, iklim değişikliği ile ilgili araştırmaların, son otuz yıldır siyasi ve ekonomik politikalarının önemli bir kısmını etkilediğini görüyoruz. 27 Eylül 2013 tarihinde yayımlanan IPCC Raporlarının Beşincisi (Working Group I contribution to the Fifth of IPCC Assessment Report (AR5-http://www.ipcc.ch/index.htm), iklimdeğişikliğinin yüzde 95 oranında insan faaliyetleri sonucu ortaya çıktığını bir kez daha vurguluyor. 2009 tarihli BM 15’inci Taraflar Konferansı-COP 15, müzakereleri etkileyecek önemli gelişmelere tanıklık etmiş ve aslında Kyoto Protokolü sonrası için müzakereleri süren yeni ve bağlayıcı bir iklim değişikliği anlaşmasına yönelik beklentileri karşılayamamıştır. Bir taraftan, bu süreçte anlaşma taslağının kabul edilmesinin bir sonraki konferansa ertelenmesi bir yana, diğer taraftan AB’ye getirilen eleştirilerin artmasıyla müzakerelerdeki “güven ortamı” bozulmuştur. AB’nin küresel iklim politikalarındaki lider konumu; özellikle üye ülkeler düzeyindeki farklılaşan pozisyonlar, Birlik içi yapısal prosedürler ve uluslararası müzakere ortamından kaynaklanan baskılar nedeniyle, tam olarak AB tarafından lanse edilememiştir. Buna rağmen, AB’nin bir sonraki Konferans’ta (COP 16), daha temkinli ve sonuca yönelik bir pozisyon belirlediğini görüyoruz. BM nezdindeki müzakereler, anlaşma metnine yönelik olarak 2015 yılına kadar devam edecek. Hatta bu konuda BM’nin takvimi açıklandı: Doha’da (COP 18), 2020 yılına kadar uzatılan Kyoto Protokolü kapsamında sera gazı emisyonlarının azaltımına yönelik çalışmalar sürdürülecek. Taraflardan, 2014 yılı sonuna kadar taslak metin için görüş alınmasının ardından, Mayıs 2015 yılında anlaşma taslağının önemli hatlarının çıkarılması öngörülüyor. Dolayısıyla 2015 yılından önce; “anlaşma taslağı” ve ülkelerin kırmızı hatlarla çizdiği öncelikleri paralelinde, özellikle gelişmekte olan ve fakir ülkelerin iklim değişikliğinden kaynaklanan “kayıp ve zararlarının karşılanmasının temini” öncelikli konu başlıkları olması bekleniyor (Finans başlığı). Öte yandan AB, Kyoto Protokolü’nün ikinci yükümlülük dönemi için sera gazı azaltımına devam edileceğini açıklaması bir yana, önümüzdeki dönemde yukarıda sayılan sebeplerden ötürü getirilen eleştiriler, AB için tekrarlanabilir. Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğinin Akdeniz Bölgesi’ndeki ülkelere ait bilimsel verileri, Türkiye için de geçerli olup, konunun ciddiyetini ortaya koyan niteliktedir. Dolayısıyla ilk etapta Türkiye’nin önceliği enerji tüketimini azaltmak, enerji verimliliğini artırmak, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımları geliştirmek ve 2020 yılına yönelik sayısallaştırılmış sera gazı emisyon azaltım hedefini belirlemek olmalıdır ki bu durum, Türkiye’nin iklim değişikliği krizinde uluslararası müzakerelerde ve yeni anlaşma metninin hazırlanmasında aktif konuma geçmesini de hızlandıracaktır. Bu çerçevede, “2020’ye Doğru: Kyoto-Tipi İklim Değişikliği Müzakereleri-Avrupa Birliği’nin Yeterliliği ve Türkiye’nin Konumu” (İKV Yayın No: 268) başlıklı yeni yayınımız ile, “iklim değişikliğinden ne anlıyoruz” sorusu üzerinden hem AB’nin COP Toplantıları, hem de Türkiye perspektifinden iklim değişikliği politikaları ele alınmaktadır.
İKV’DEN YENİ YAYIN: BATI BALKANLAR AB YOLUNDA
“Batı Balkanlar AB Yolunda” Yazar: Yeliz Şahin Yayın No: 267 Sayfa sayısı: 84 ISBN: 978-605-5984-59-5
İKV Uzman Yardımcısı Yeliz Şahin tarafından kaleme alınan ve Hırvatistan, Sırbistan, Karadağ, Makedonya, Arnavutluk, Bosna-Hersek ve Kosova’nın AB ile bütünleşme sürecine ve bu süreçte yaşadıkları zorluklara ayna tutmayı amaçlayan “Batı Balkanlar AB yolunda” (İKV yayın no:267) başlıklı yayın, Aralık 2013’te İKV yayınları tarafından yayımlandı.
Bundan 20 yıl önce kanlı savaşlara sahne olan ve siyasi istikrarsızlık, zayıf devlet kurumları ve ekonomik geri kalmışlıkla karakterize edilen Batı Balkan ülkeleri, bugün AB ile bütünleşme yolunda farklı hızlarda yol alıyor. AB’nin 15 üyeden 27 üyeye genişlediği 2004 ve 2007 genişleme dalgalarının ardından, AB içerisinde genişleme konusunda hararetli tartışmaların yaşandığı ve genişleme yorgunluğunun etkisini hissettirdiği bir dönemde patlak veren küresel mali kriz ve Avro Alanı borç krizi, genişlemeyi AB’nin öncelikleri arasında alt sıralara iterken, sırada bekleyen ülkeler için Birliğe üyelik şartlarını daha da zorlaştırdı.
Söz konusu olumsuz koşullara rağmen, Hırvatistan, Temmuz 2013’te bu zorlu süreci tamamlayarak, AB ailesinin 28’inci üyesi oldu. Yugoslavya’nın kanlı dağılma sürecinden sorumlu tutulan ve yakın tarihe kadar “parya devlet” olarak nitelendirilen Sırbistan, Kosova ile ilişkilerini normalleştirme yolunda tarihi bir anlaşmaya imza atarak, katılım müzakerelerine başlama tarihi elde etti. 2012’de katılım müzakerelerini yürütmeye başlayan Karadağ ise müzakerelerde yol almaya devam ediyor. Arnavutluk, Avrupa Komisyonu tarafından katılım müzakerelerine başlaması için belirlenen 12 kilit önceliğin büyük bölümünü yerine getirerek, aday ülke statüsü almaya yaklaştı. Avrupa’nın en genç devleti Kosova ise, AB’nin, statüsüne ilişkin ortak bir tutum benimseyememesine rağmen, AB üyeliği yolunda ilk adımı atarak, Ekim 2013’te AB ile İstikrar ve Ortaklık Anlaşması müzakerelerine başladı.
Bu gelişmeler, şüphesiz genişleme politikasının dönüştürücü gücünü kanıtlıyor. Buna karşılık, Yunanistan’ın tek yanlı vetosu nedeniyle AB ile katılım müzakerelerine başlayamadan AB’nin bekleme odasında bir yılı daha geride bırakan Makedonya’da yavaşlayan reform ivmesi ve Bosna-Hersek’in, siyasilerin kısa vadeli çıkarları nedeniyle, AB üyelik başvurusunda bulunması için belirlenen koşulları yerine getirmeden bir yılı daha geride bırakması, genişleme politikasının kredilibitesini ve başarısını ciddi anlamda sınıyor.
Sırada bekleyen Batı Balkan ülkelerinin AB üyelik hedefi doğrultusunda gerçekleştirmeleri gereken nice reform ve kat etmeleri gereken zorlu ve uzun bir yol bulunuyor. Batı Balkan ülkelerinin AB ile bütünleşme yolunda karşılaştıkları zorlukları ve bugüne kadar kaydettikleri ilerlemeyi değerlendiren “Batı Balkanlar AB Yolunda” başlıklı bu yayın, genişleme politikasının gündeminde önemli bir yere sahip olan Batı Balkan ülkelerini mercek altına almak isteyen tüm okurlar için önemli bir başvuru kaynağı olacaktır.
BATI BALKANLAR AB YOLUNDA
İKV’DEN YENİ YAYIN: SORULARLA AB POLİTİKALARI VE TÜRKİYE-ORTAK TARIM POLİTİKASI
Sorularla AB Politikaları ve Türkiye: Ortak Tarım Politikası İKV Yayın No: 266 ISBN: 978-605-5984-58-8 Sayfa Sayısı: 96 Yazar: Gökhan Kilit, İKV Uzman Yardımcısı
AB’nin Ortak Tarım Politikası (OTP), hem tarımın son derece hayati bir işlev olan beslenme ile doğrudan bağlantılı olması, hem de AB bütçesinin en büyük kısmının bu politika alanına ayrılması nedeniyle ayrı bir önem taşımaktadır. Sadece üye ülkeler için değil aday ve potansiyel aday ülkeler için de dikkatle takip edilmesi gereken bir alan olan, dünya tarım ürünleri ticaretini de doğrudan etkileyen ve 2012’de ellinci yılını kutlayan OTP, içinde bulunduğumuz dönemde kapsamlı bir reform dönemi geçirmektedir.
Üyelik sürecinde Türkiye’nin ekonomik ve sosyal hayatın bütün alanlarında olduğu gibi, tarım konusunda da köklü ve somut reformlarla AB’ye uyum sağlaması gerekmektedir. OTP’ye uyum sağlama mecburiyetimiz ülkemiz tarımı açısından yönlendirici mekanizma oluştururken, bu sayede stratejik planlamalar ile tarımsal politikamız şekillenmektedir. Bu bağlamda 1950’li yıllardan itibaren ortak bir tarım politikasına sahip AB’nin yıllar içerisinde reforme ettiği politikası bizim için rehber niteliğine sahip.
Sektördeki yapısal sorunlarına rağmen AB’ye uyum sağlamaya çalışan Türk tarımında, işletmelerin küçük oluşu, arazilerin çok parçalı olması, sulamadaki yetersizlikler ve kırsal kalkınma bu süreçte sıkıntı yaşanan önemli başlıklar olarak öne çıkmaktadır. Bu sorunlarına rağmen Türk tarımı 75 milyon ülke nüfusu ve her yıl misafir ettiği 30 milyon turisti beslemeye devam etmektedir. Son 9 yıl içerisinde bitkisel üretimde ortalama yüzde 80, hayvansal üretimde yüzde 117 artış sağlayan sektör, 62.7 milyar dolarlık hasılası ile Avrupa’da ilk sırada yer alırken, 15 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirmiştir. AB’nin en kapsamlı politikası olan OTP’ye uyum konusunda yoluna hızlı bir şekilde devam eden Türk tarımı, ekonomik olarak da küresel alanda önemli bir aktör olmaya devam etmektedir.
BM verilerine göre dünyada açlık ve yetersiz beslenmeden etkilenen insan sayısının 1 milyona ulaştığı da göz önünde bulundurulduğunda, bu denli stratejik öneme sahip sektöre ülke olarak gereken hassasiyeti göstermek zorundayız. Bu açıdan AB’ye uyum konusunda gelişmeler kaydettiğimiz mevzuat ve uygulamalar son derece önemlidir. Sektörün büyüklüğü, Türk toplumun önemli bir bölümünü doğrudan ilgilendirmesi ve AB OTP’sinin içinde bulunduğu reform süreci, Türkiye’nin uyum çalışmalarını etkileyen unsurlar arasındadır. Bu nedenle, Türk tarım sektörü ile ilgili bütün kesimlerin, AB’de bu sektöre yönelik uygulamaları ve politikaları yakından takip etmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede, İKV Uzman Yardımcı Gökhan Kilit tarafından hazırlanan “Sorularla AB Politikaları ve Türkiye: Ortak Tarım Politikası” başlıklı yayınımız (İKV Yayın No: 266) ile, AB OTP’sini bütün yönleriyle kısa ve anlaşılır şekilde aktarmak üzere sizlerle paylaşıyoruz. Bu yayında yer alan sorulara verilen yanıtlar, AB’nin OTP’sinin yapısı, işleyişi ve geleceğe yönelik uygulamalarını açıklarken, Türkiye’nin OTP’ye uyum amacıyla sürdürdüğü çalışmaları da ele almaktadır. Çalışmamızın Türkiye’nin AB üyelik sürecinde ilgili kesimlerin değişen koşullara uyum sağlama çabasına katkı sağlayacağını ümit ediyoruz.
İKV’DEN YENİ YAYIN: KRİZ SÖZLÜĞÜ: 100 KELİMEDE AVRUPA’NIN EKONOMİK KRİZİ
Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi’nin “Avro’yu korumak için ne gerekirse yaparız” söyleminin üzerinden bir yıl geçti. Başkan Draghi’nin açıklaması, 2008 yılından bu yana Avrupa’yı etkisi altına alan ekonomik krizde bir dönüm noktasını oluşturuyordu; çünkü ABD’deki emlak piyasasından çıkarak tüm dünyayı etkisi altına alan küresel mali kriz, kısa sürede Avro Alanı’na da sirayet etmiş, ekonomik ve parasal birlik için önemli bir sınava dönüşmüştü.
Krizin özellikle Avrupa’daki bankacılık sistemini temellerinden sarsması, bazı Üye Devletlerin yüksek borçlanma düzeyleri ile birleşince tam anlamıyla bir ekonomik felakete yol açtı. Dalga dalga yayılan kriz, ekonomik durgunluğu ve işsizliği tetikleyerek, var olan araçlar ile çözülemeyecek boyutlara ulaştı. Kimi kaynaklara göre 2008-2011 yılları arasında 4,5 trilyon avro, kriz ile mücadelede kullanılmak üzere harcandı. Bu rakam, AB’nin yıllık GSYİH’sinin neredeyse yüzde 37’si büyüklüğünde. Avrupalı karar alıcıların ekonomik kriz ile mücadelesi sadece kurtarma paketleri ve mali yardımlar ile sınırlı kalmadı. Avrupa’da kriz yepyeni bir ekonomik dilin de oluşmasına neden oldu. 2008-2013 yılları arasında iktisat bilimi, yeni kelimeler ve kavramlar ile tanıştı. Bunların birçoğu, krizden bunalan Avrupalılar için, mevcut karmaşık yapıyı daha karmaşık hale getiriyordu. İKV teknik kadrosundan Doç. Dr. Çiğdem Nas, Melih Özsöz, Çisel İleri, Sema Gençay Çapanoğlu, Selen Akses ve Yeliz Şahin tarafından hazırlanan ve Ağustos 2013 tarihinde İKV Yayınlarından çıkan “Kriz Sözlüğü: 100 Kelimede Avrupa’nın Ekonomik Krizi” başlıklı yayın (İKV Yayın No: 263), krizin yarattığı yeni finansal kelime dağarcığının ayrıntılı tanımları ile birlikte, Avrupa ve Avro Alanı’nda yaşanan bu derin krizin 2008’den bu yana adım adım güncesini ve krizi yaşayan Üye Devletlerin ekonomik durumları hakkında temel bilgileri içeriyor. Üç ana bölümden oluşan “Kriz Sözlüğü: 100 Kelimede Avrupa’nın Ekonomik Krizi” başlıklı yayında: - Kriz Kronolojisi başlıklı Birinci Bölümde; Ocak 2008 tarihinden, Mayıs 2013 tarihine kadar, gün gün krizde yaşanan gelişmelere; - Kriz Sözlüğü başlıklı İkinci Bölümde; seçilmiş 100 kelimede krizin yarattığı yeni finansal kelime dağarcığının ayrıntılı tanımlarına; - Kriz ve Ülkelerin Durumu başlıklı Üçüncü Bölümde ise; ekonomik krizin, 2008 yılından 2012 yılına seçilmiş temel ekonomik göstergeler çerçevesinde, 27 AB üye ülkesi, Avro Alanı, AB-27 ortalaması ve Türkiye özelinde karşılaştırmalarına yer veriyoruz. AB’nin ve Avro alanının geçirmekte olduğu kriz ve krizden çıkış önlemlerinin Türkiye’de de kamuoyu tarafından ilgiyle izlendiği gerçeğinden hareketle, AB’nin kurumsal ve hukuki yapısını da önemli ölçüde etkileyen kriz ve krizden çıkış sürecinin ele alındığı bu yayının, iş dünyası, finans dünyası profesyonelleri, akademisyenler ve öğrencilerin yanı sıra yer kürede neler olduğunu merak eden herkes için faydalı olacağına inanıyoruz. “Kriz Sözlüğü: 100 Kelimede Avrupa’nın Ekonomik Krizi” İKV Yayın No: 263 ISBN: 978-605-5984-56-4 Sayfa Sayısı: 267 Yayın Tasarım ve Editör: Melih Özsöz (İKV Araştırma Müdürü) Yazarlar: Doç. Dr. Çiğdem Nas (İKV Genel Sekreteri) Melih Özsöz (İKV Araştırma Müdürü) Çisel İleri (İKV Proje Müdürü) Sema Gençay Çapanoğlu (İKV Uzmanı) Selen Akses (İKV Uzmanı) Yeliz Şahin (İKV Uzman Yardımcısı)
AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ ALMANAĞI 2012 YAYIMLANDI
İKV Uzman Yardımcısı Yeliz Şahin tarafından hazırlanan ve 2012 yılı boyunca gerek AB içerisinde gerekse Türkiye-AB ilişkilerinde ve Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinde yaşanan önemli gelişmeleri kronolojik bir şekilde sıralamayı amaçlayan “Avrupa Birliği ve Türkiye-AB İlişkileri Almanağı 2012” İKV tarafından yayımlandı.
İKV tarafından bu güne kadar yayınlanan 10’uncu Almanak olma özelliğini taşıyan Almanak 2012’de (Yayın No: 262), Türkiye’nin AB gündemine ilişkin gelişmelerin yanı sıra, AB’de ve Üye Devletlerde yaşanan önemli gelişmeler de yer alıyor. 2012 yılı boyunca Türk yetkililerin AB nezdinde gerçekleştirdikleri üst düzey ziyaretler ve AB yetkilileri tarafından Türkiye’ye gerçekleştirilen üst düzey ziyaretler, Avrupa Komisyonu tarafından sunulan önemli girişimler, Türkiye’nin ve AB’nin imzaladıkları uluslararası anlaşmalar, kabul edilen yasalar, gerek Türkiye gerekse AB’yi ilgilendiren önemli olaylar, AB Zirveleri ve Konsey toplantıları Almanak 2012’de geniş yer buluyor.
Başta iş dünyası ve Türkiye-AB ilişkilerini yakından takip eden kesimler olmak üzere tüm kamuoyu için faydalı bir kaynak niteliği taşıyan bu yayında ayrıca, İKV’nin yayınlarına ve İKV tarafından düzenlenen seminer, panel ve uluslararası konferanslara da yer veriliyor.
AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ ALMANAĞI-1 AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ ALMANAĞI-2 AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ ALMANAĞI-3
BATI BALKAN ÜLKELERİNDE VİZE SERBESTLİĞİ SÜRECİ: VİZE KOLAYLAŞTIRMA, GERİ KABUL, YOL HARİTASI VE VİZE SERBESTLİĞİ
İKV Araştırma Müdürü Melih Özsöz tarafından hazırlanan ve beş Batı Balkan ülkesinin yanı sıra, Kosova, Doğu Ortaklığı ülkeleri ve Rusya ile AB’nin yürüttüğü veya yürütmeye devam ettiği vize serbestliği süreçlerine, pratik ve kolay anlaşılan bir üslup ile ışık tutmayı amaçlayan yayın, İKV tarafından yayımlandı. Bir dış politika aracı olarak vize serbestliği stratejisi ile AB, bir yanda kendi iç ve dış güvenliğini teminat altına alırken; diğer yanda komşu ülkelerdeki demokratikleşme süreçlerini doğrudan etkileme yolunu seçmiştir. AB, genişleme sürecinde aday ülkelere uyguladığı “koşulluluk” mekanizmasının bir benzerini, bu yeni stratejisinde uygulamıştır. Kuralları AB tarafından önceden belirlenmiş bir süreç karşılığında, komşu ülke vatandaşlarına uygulanan vizenin önce kademeli olarak kolaylaştırılması, sonrasında da kalkması şeklinde işleyen bu süreç, AB’nin dış politikada uyguladığı önemli bir araç haline gelmiştir. Bu araç AB’nin komşuluk politikasının gücünü açık bir şekilde ortaya koyarken, AB’ye yumuşak ve normatif pazarlık gücü de kazandırmıştır. AB üyesi ülkelere girişte Türk vatandaşlarına uygulanan vize zorunluluğunun ortaya çıkarttığı ciddi sorunlar, İKV tarafından uzun süreden bu yana gündeme getirilmektedir. Türkiye gibi 1963 yılından itibaren AB ile ortaklık ilişkisi içinde olan, 1999 yılından beri aday ve 2005 yılından beri katılım müzakerelerini yürüten bir ülkenin vatandaşlarına vize uygulanması, AB bütünleşmesinin ruhuna aykırıdır. İKV olarak, son derece haksız bulduğumuz ve ortaklık hukukuna aykırı olduğunu düşündüğümüz vize uygulaması kapsamında, bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz çalışmalara bir yenisini ekledik: “Batı Balkan Ülkelerinde Vize Serbestliği Süreci: Vize Kolaylaştırma, Geri Kabul, Yol Haritası ve Vize Serbestliği” başlıklı yayın, Türkiye’ye vize serbestliğine yönelik yol haritasının verilmesi ile birlikte, yaşanacak yeni tartışmalarda ciddi bir başvuru kaynağı oluşturması için hazırlandı. 2012 yılı sonunda Avrupa Komisyonu’nun Türkiye’ye vize serbestliğine yönelik yol haritasını sunması ile birlikte, 2013 yılından itibaren vize ve bağlantılı konularda yapılacak tartışmaların yepyeni bir boyuta taşınması söz konusudur. Bilindiği üzere son iki yılda vize kolaylaştırma ve geri kabul üzerine yoğunlaşan tartışmalar, yol haritası ile birlikte geri kabul ve vize serbestliği ekseninde yepyeni bir boyut kazanacaktır. Tartışmalara bu boyutun katılması ile birlikte, AB’nin farklı coğrafyalarda müzakere ettiği veya etmekte olduğu vize serbestliği süreçleri, özellikle de beş Batı Balkan ülkesi özelinde sürdürülen ve tamamlanan süreçler, çok daha fazla gündeme gelecektir. Bu bağlamda, İKV Araştırma Müdürü Melih Özsöz tarafından hazırlanan bu kapsamlı çalışma, beş Batı Balkan ülkesinin yanı sıra, Kosova, Doğu Ortaklığı ülkeleri ve Rusya ile yürütülen vize serbestliği süreçlerine, pratik ve kolay anlaşılan bir üslup ile ışık tutmaktadır. “Batı Balkan Ülkelerinde Vize Serbestliği Süreci: Vize Kolaylaştırma, Geri Kabul, Yol Haritası ve Vize Serbestliği” başlıklı yayını edinmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
’KIBRIS: SORULAR VE CEVAPLAR’
.bmp) Kıbrıs sorununun tarihsel olarak, uluslararası hukuk, adalet, anlaşmazlıkların çözümü, BM’nin dahil olması ve Türkiye-AB ilişkileri perspektifinden ele alındığı İKV Yardımcı Uzmanı Dr. Kaan Sahilyol tarafından İngilizce olarak kaleme alınan “Cyprus: Questions and Answers” (Kıbrıs: Sorular ve Cevaplar) isimli yayında Kıbrıs sorununa ilişkin az bilinen gerçeklere ışık tutuluyor. Bilindiği üzere Türk vatandaşları için hassasiyetini koruyan Kıbrıs sorunu, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği yolundaki en önemli engellerden biri konumunda. Bu nedenle kamuoyunun Kıbrıs sorununa ilişkin kapsamlı bir şekilde bilgilendirilmesi ile Türkiye’nin AB üyeliği yolunda karşılaştığı güçlüklere ilişkin farkındalığın artırılması da amaçlanıyor. “Cyprus: Questions and Answers” adlı yayında oldukça karmaşık bir yapıya sahip olan Kıbrıs sorunu aşağıdaki 10 soru ekseninde inceleniyor: 1. Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türkler Ada’nın tarihine ilişkin ortak bir perspektife sahip midirler? 2. Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum topluluklarının ayrılması 1974 yılındaki müdahalenin sonucu mudur? 3. AB (AET) 1964 yılında EOKA’nın terör saldırıları sonucunda Kıbrıs’ın etnik hatlar boyunca ayrılmasına nasıl tepki gösterdi? 4. KKTC’ye 1974’ten sonra gelen Türk yerleşimciler Kıbrıslı Rum yetkililerin iddia ettiği gibi yabancı bir faktör müdür? 5. Kıbrıslı Rumlar Kıbrıs’ta tarih boyunca çoğunluğu mu oluşturmuşlardır? 6. Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumlar’ın Annan Planı’na ilişkin referandumlar öncesindeki durumları (veya AB, GKRY’nin Kıbrıs’ın tek meşru temsilcisi olarak Ada’nın tamamını temsilen AB üyesi olmasına izin vermekte haklı mıydı?) 7. AB, GKRY’nin AB üyesi olmasını takiben Kıbrıslı Türklerin durumunun iyileşmesinde ve Türkiye-AB ilişkilerinin gelişmesinde bir rol oynamış mıdır? 8. GKRY’nin AB üyeliği Kıbrıs sorununun çözümüne katkı sağlamış mıdır? 9. Türkiye ve Yunanistan ilişkilerinde son dönemdeki yakınlaşma Kıbrıs sorununun çözümüne bir katkı sağlayabilir mi? 10. AB’nin bağımsız bir Kıbrıs politikası var mıdır? CYPRUS: QUESTIONS AND ANSWERS Yayın Numarası: 260 Yayın Tarihi: Eylül 2012 Sayfa Sayısı: 36 ISBN: 978-605-5984-53-3
SORULARLA AB POLİTİKALARI VE TÜRKİYE: ORTAK BALIKÇILIK POLİTİKASI
.bmp) 2004 yılında İKV tarafından yayımlanan ve temel AB politika alanlarında okuyuculara bilgi vermeyi hedefleyen “15 Soruda 15 AB Politikası” kitapçık serisi uzmanlarımız tarafından güncellenmeye devam ediyor. Serinin 12’inci kitapçığı Ağustos ayı içerisinde yayımlandı. “Sorularla AB Politikaları ve Türkiye” kitapçık serisinin on ikinci kitapçığı olan ve İKV Uzman Yardımcısı Gökhan Kilit tarafından hazırlanan “Ortak Balıkçılık Politikası” başlıklı yayın, AB’de Ortak Balıkçılık Politikasının neden ortaya çıktığı, tarihsel gelişimi, hedefleri ve amaçları hakkında detaylı bilgi vermektedir. Kitapçıkta bunun yanında, Entegre Denizcilik Politikası, Ortak Balıkçılık Politikası’na ilişkin mali araçların ve fonların neler olduğu, genişlemenin Ortak Balıkçılık Politikasına etkisi, reform çalışmaları ve Türkiye’nin Balıkçılık Politikası’nın AB’ye uyum durumu incelenmektedir. “Sorularla AB Politikaları ve Türkiye: Ortak Balıkçılık Politikası” Yayın Numarası: 259 Yayın Tarihi: Temmuz 2012 Sayfa Sayısı: 67 ISBN: 978-605-5984-52-6
SORULARLA AB POLİTİKALARI VE TÜRKİYE:ENERJİ POLİTİKASI
.bmp) 2004 yılında İKV tarafından yayımlanan ve temel AB politika alanlarında okuyuculara bilgi vermeyi hedefleyen “15 Soruda 15 AB Politikası” kitapçık serisi uzmanlarımız tarafından güncellenmeye devam ediyor. Serinin 11’nci kitapçığı Ağustos ayı içerisinde yayımlandı. “Enerji Politikası” başlıklı yeni yayınımız, AB’de enerji politikasının tarihsel gelişimi, hedefleri ve amaçları hakkında bilgi vermektedir. Kitapçıkta bunun yanında, AB’nin yenilenebilir enerji politikası, enerji verimliliği konusunda atılan adımlar, AB’de nükleer enerjiye bakış, AB’nin enerji politikası ile çevrenin korunması alanındaki ilişki, AB-Rusya enerji diyaloğu ve son olarak Türkiye’nin AB enerji politikasına uyum durumu incelenmektedir. “Sorularla AB Politikaları ve Türkiye: Enerji Politikası” Yayın Numarası: 258 Yayın Tarihi: Temmuz 2012 Sayfa Sayısı: 39 ISBN: 978-605-5984-51-9
“VISA POLICY OF MEMBER STATES AND THE EU TOWARDS TURKISH NATIONALS AFTER SOYSAL”GÜNCELLEŞTİRİLMİŞ ÜÇÜNCÜ BASKISI
Avrupa Göç Hukuku alanındaki öncü çalışmaları ile tanınan iki değerli akademisyen, Radboud Üniversitesi Nijmegen Göç Hukuku Merkezi’nden Prof. Dr. Kees Groenendijk ve Prof. Dr. Elspeth Guild tarafından hazırlanan “Visa Policy of Member States and the EU Towards Turkish Nationals After Soysal” başlıklı kitabın üçüncü baskısı İktisadi Kalkınma Vakfı Yayınları tarafından İngilizce olarak yayımlandı (Yayın Numarası: 257).
Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın Şubat 2009 tarihinde Soysal davasına ilişkin verdiği karar sonrasında, kararın Üye Devletlerde iç hukuka olan etkilerinin ve karara ilişkin Üye Devletlerin uygulamalarının kapsamlı bir şekilde incelendiği kitapta, Avrupalı iki hukukçu özellikle AB ülkelerinin hizmet edimi çerçevesinde uyguladıkları vize zorunluluğunun AB ortaklık hukukuna aykırılığını ele almaktadırlar. Kitapta ayrıca, Vize Kodu’nun yürürlüğe girdiği Nisan 2010 sonrasından bugüne kadar Türk vatandaşlarına yönelik vize uygulamasına ilişkin AB Üye Devletleri, AB kurumları ve Türkiye’de yaşanan gelişmelere ayrıntılı şekilde yer verilmiştir. Raporda ayrıca, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin desteğiyle, İktisadi Kalkınma Vakfı ve European Citizen Action Service (ECAS) tarafından gerçekleştirilen “Vize Şikâyet Hattı Projesi” dâhilinde, Ocak 2010- Haziran 2011 tarihleri arasında İktisadi Kalkınma Vakfı’na ulaştırılan şikâyetlere yer verilmiş; kitabın sonunda ise sorunun boyutunu çarpıcı bir şekilde ortaya koyan 5 şikâyet örneği okuyucuların dikkatine sunulmuştur. Güncelleştirilmiş üçüncü baskıda ayrıca, AB Adalet Divanı’nda görülmekte olan ve turist veya öğrenci olarak AB’ye girmek isteyen Türk vatandaşları için vizesiz dolaşım özgürlüğü ile ilgili Demirkan kararının olası sonuçları ve etkilerine yer verilmiştir. Bu bağlamda, Mart 2012 tarihinde Hollanda Danıştayı’nın verdiği ve Türk firmaları için çalışan Türk vatandaşlarının hizmet sunumu için Hollanda’ya vizesiz girebileceğine yönelik kararı da, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Margerite Turhan’ın çevirisi ile İngilizce olarak dikkatlerinize sunulmaktadır.
|