2011 yýlýnda imzalanarak aralarýnda Türkiye'nin de olduðu 14 üye devletin onayýndan sonra 1 Aðustos itibarýyla yürürlüðe giren Ýstanbul sözleþmesi kadýnlarýn þiddete karþý korunmasýný saðlamaya yönelik Avrupa genelinde bir yasal çerçeve oluþturmayý hedefliyor. Resmi adý "Kadýnlara karþý þiddet ve ev içi þiddeti önleme ve buna karþý mücadele için Avrupa Konseyi Sözleþmesi" olan bu uluslararasý metnin hükümlerinin etkin bir þekilde uygulanmasý için GREVIO adýnda bir gözetim ve denetim mekanizmasý da oluþturuluyor. Buna göre baðýmsýz uzmanlar taraf olan ülkeleri ziyaret ederek ve yýllýk raporlarý gözden geçirerek uygulamayý denetleyecek. Sözleþmenin getirdiði bazý uygulamalar kadýna yönelik þiddetin önlenmesinde çýðýr açýcý yeni düzenlemeler getirmekte. Sözleþme taraflar için baðlayýcý olan asgari standartlar getirirken, devletleri kadýna þiddetin önlenmesine yönelik acil yardým hatlarý, sýðýnma evleri, týbbi hizmetler, rehberlik ve yasal yardým gibi hizmetleri saðlamak ile yükümlü kýlýyor. Sözleþme ayrýca cinsel, fiziksel ve psikolojik þiddet, zorla evlendirme, kadýn sünneti, takip ve taciz (stalking) gibi þiddet türlerini sýralayarak, bunlarýn suç olarak sayýlmasýný getiriyor. Sözleþmeyi onaylayan ülkeler arasýnda Türkiye’nin yanýnda, Andorra, Arnavutluk, Avusturya, Bosna, Danimarka, Fransa, Ýspanya, Ýsveç, Ýtalya, Karadað, Malta, Portekiz ve Sýrbistan da bulunuyor. Sözleþmeyi 14 Mart 2012’de onaylayan Türkiye sözleþme hükümlerini yasal çerçevesine aktararak þiddeti önlemek yönünde önemli adýmlar attý. Ancak hala yargý ve polis güçlerinin uygulamalarýnda, sýðýnma evleri gibi hizmetlerin yeterliliði gibi konularda sorunlar bulunuyor. Kadýnlara yönelik þiddet yalnýz ülkemizde deðil, Avrupa genelinde sorun olmaya devam ediyor. AB Temel Haklar Ajansý’nýn yaptýðý bir araþtýrmaya göre AB’de 3 kadýndan birinin, 15 yaþýndan itibaren fiziksel ve/veya cinsel saldýrý ile karþýlaþtýðý görülüyor. Özellikle göçmen ya da mülteci statüsündeki kadýnlarýn þiddete maruz kalma oranýnýn da daha yüksek olduðu biliniyor. Sözleþme kadýn yönelik þiddetin bir iltica sebebi sayýlmasýnýn da önünü açýyor. Sözleþmeye göre, ülkelerine döndüklerinde cinsiyet temelli þiddet ile karþýlaþma riski taþýyan kadýnlar, uluslararasý korumaya yani iltica etme hakkýna sahip olabilecek. Bu anlamda mülteci statüsü tanýnmasý için 1951 Cenevre Sözleþmesi hükümlerinin ötesine geçerek, bu konuya cinsiyet temelli bir yaklaþým getiren Sözleþme, kadýnlarýn her türlü þiddete karþý korunmasýnda ulusüstü ve sýnýr aþýrý bir koruma çerçevesi oluþturmakta. Söz konusu Sözleþme, Türkiye’nin bir parçasý olduðu Avrupa Konseyi insan haklarý rejiminin olumlu etkilerine bir örnek teþkil ediyor. Türkiye bu konuda son yýllarda önemli adýmlar attý. Bu alanda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlýðý’nýn, Türkiye Ýnsan Haklarý Kurumu gibi kuruluþlarýn ve sivil toplum örgütlerinin çabalarýný takdirle karþýlarken, ülkemizin söz konusu Avrupa Konseyi Sözleþmesi’ni, Konseyin 47 üye devleti arasýnda ilk olarak onaylayan ülke olmasýný da son derece önemli buluyoruz. Ýstanbul Sözleþmesi’nin yürürlüðe girmesinin Türkiye’de kadýna yönelik þiddet ile mücadele açýsýndan da bugüne kadar yapýlan düzenlemelerin daha da etkili uygulanmasý ve kadýna yönelik þiddetin önlenmesi ve cezalandýrýlmasýnda bir itici güç etkisi yapacaðýný umuyoruz.
|